yokluğun buz gibi soğuk
4 posters
:: Aşk Penceresi :: Aşk & Sevgi
1 sayfadaki 1 sayfası
yokluğun buz gibi soğuk
Uzaklardan bir ses olmanı isterdim, bir selam, bir nefes... "Üşüme" diye seslenmeni isterdim... Bir el olmanı isterdim, bir kol... "Özledim" deyip sarılmanı... En karanlık yerinde düşlerimin çıkıp gelmeni isterdim. Kınalı bir bahar gibi, umut ışığı olmanı isterdim hayatıma... Gelseydin ve yaslasaydım başımı omuzuna, ağlasaydım doya doya ... Geçerdi üşümesi yüreğimin, geçerdi üşümesi içimin, kirpiklerimde yağmurlar dumanlanmazdı biliyorum...
Seninle suları yeşil bir ırmağın kıyısında buluşmak, saçlarının kokusundan öpmek, içime çekmek ve serin soluğundan içmek, sana sarılmak, kucaklamak, uçmak isterdim.
Ama nafile, aramızdaki bütün yollar kapalı... Bütün dallar kesik... Yokluğun buz gibi soğuk... Karakıştaymışım gibi üşüyorum... Yüreğim donmuş sanki, gözlerim de...
Ateşler içinde bedenim... Öyle bir üşüme ki, hiç bir şey ısıtmıyor artık. Bütün uzuvlarım uyuşmuş. Ezip geçiyor ruhumu acılar...
Yoksun işte, kalbimin kuyusu en hazin sesle inliyor şimdi. Kirpikleri kırılan bir zamanın teninde, ağrılı şiirler topluyorum gecelere...
Bilirim, sevmek ve özlemek bir ateşe dokunmaktır; yakmaktır yüreğini yangınlarda. Ama ben üşüyorum. Yokluğun buz gibi soğuk. Yakacak bir şeyimde yok.
Ağlıyorum, buza dönüşüyor gözyaşlarım. Ağlıyorum, akıp gidiyor gözyaşlarım çağlayanlara...Bakakalıyorum ardından çaresiz.
Ah! bir el olsan dokunsan alnıma, okşasan saçlarımı bir anne şefkatiyle.. Geçerdi ağrısı başımın, geçerdi biliyorum... Bir gül olsaydın bahçemde, koklasaydım nefes nefes, çekseydim içime derin derin... Bir göz olup baksaydın gözlerime, çekip alsaydın içimdeki hüznü... Ah! bir bilsen nasıl sevinirdi yüreğim, nasıl sevinirdi dudağımdaki gelincik, kapımdaki akasya...
Susuyorum artık derin derin... Ve sessizce soluyorum bir hazan yaprağı gibi... Oysa ne kadar çok hasretim konuşmaya, anlatmaya anlaşılmaya... Oysa ne çok istiyorum, tüm bedenimden söküp almanı yalnızlığımı, söküp almanı hicranımı bir tılsımla...
Yüreğim kanrevan, yüreğim yorgun, dikenler acımasız, ayaklarım kırık koşamıyorum artık doruklara, menzil uzak...
Gel, yüreğim ol cangülüm, her ölümümde yeniden hayat ver bana. Elim ol, ayağım ol, canım ol... Gecem - gündüzüm ol... Ağlayan gözlerim ol her damlada yeniden doğur beni, yeniden doğur umudumu. Her öldüğümde yeniden yarat ki, seni ne kadar özlediğimi anlatayım yeryüzündeki canlı - cansız varlıklara, seni ne kadar çok sevdiğimi anlatayım ...
Önce sen gel sevgilim solmadan resimler, şiirler sislenmeden... İslenmeden geceler ... Sonra ölüm gelsin...
...............................................................
Seninle suları yeşil bir ırmağın kıyısında buluşmak, saçlarının kokusundan öpmek, içime çekmek ve serin soluğundan içmek, sana sarılmak, kucaklamak, uçmak isterdim.
Ama nafile, aramızdaki bütün yollar kapalı... Bütün dallar kesik... Yokluğun buz gibi soğuk... Karakıştaymışım gibi üşüyorum... Yüreğim donmuş sanki, gözlerim de...
Ateşler içinde bedenim... Öyle bir üşüme ki, hiç bir şey ısıtmıyor artık. Bütün uzuvlarım uyuşmuş. Ezip geçiyor ruhumu acılar...
Yoksun işte, kalbimin kuyusu en hazin sesle inliyor şimdi. Kirpikleri kırılan bir zamanın teninde, ağrılı şiirler topluyorum gecelere...
Bilirim, sevmek ve özlemek bir ateşe dokunmaktır; yakmaktır yüreğini yangınlarda. Ama ben üşüyorum. Yokluğun buz gibi soğuk. Yakacak bir şeyimde yok.
Ağlıyorum, buza dönüşüyor gözyaşlarım. Ağlıyorum, akıp gidiyor gözyaşlarım çağlayanlara...Bakakalıyorum ardından çaresiz.
Ah! bir el olsan dokunsan alnıma, okşasan saçlarımı bir anne şefkatiyle.. Geçerdi ağrısı başımın, geçerdi biliyorum... Bir gül olsaydın bahçemde, koklasaydım nefes nefes, çekseydim içime derin derin... Bir göz olup baksaydın gözlerime, çekip alsaydın içimdeki hüznü... Ah! bir bilsen nasıl sevinirdi yüreğim, nasıl sevinirdi dudağımdaki gelincik, kapımdaki akasya...
Susuyorum artık derin derin... Ve sessizce soluyorum bir hazan yaprağı gibi... Oysa ne kadar çok hasretim konuşmaya, anlatmaya anlaşılmaya... Oysa ne çok istiyorum, tüm bedenimden söküp almanı yalnızlığımı, söküp almanı hicranımı bir tılsımla...
Yüreğim kanrevan, yüreğim yorgun, dikenler acımasız, ayaklarım kırık koşamıyorum artık doruklara, menzil uzak...
Gel, yüreğim ol cangülüm, her ölümümde yeniden hayat ver bana. Elim ol, ayağım ol, canım ol... Gecem - gündüzüm ol... Ağlayan gözlerim ol her damlada yeniden doğur beni, yeniden doğur umudumu. Her öldüğümde yeniden yarat ki, seni ne kadar özlediğimi anlatayım yeryüzündeki canlı - cansız varlıklara, seni ne kadar çok sevdiğimi anlatayım ...
Önce sen gel sevgilim solmadan resimler, şiirler sislenmeden... İslenmeden geceler ... Sonra ölüm gelsin...
...............................................................
_Burcu_- Kraliçe
-
Mesaj Sayısı : 935
Nerden : evdenn......
Güç :
Aktiflik :
Ruh Hali :
Takımı :
Kayıt tarihi : 29/10/07
Geri: yokluğun buz gibi soğuk
teşekkürler
judocu kezo- Co Admin
-
Mesaj Sayısı : 1086
Yaş : 33
Nerden : KAFESLERDEN
Güç :
Aktiflik :
Ruh Hali :
Takımı :
Kayıt tarihi : 15/02/08
Geri: yokluğun buz gibi soğuk
tşk sagl paylasım ıcın
streetboy- System Root
- Mesaj Sayısı : 595
Yaş : 32
Nerden : askısının kalbiden
Humor : RAPPİSTER
Güç :
Aktiflik :
Ruh Hali :
Takımı :
Kayıt tarihi : 16/02/08
:: Aşk Penceresi :: Aşk & Sevgi
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz