uzak olmak
3 posters
:: Aşk Penceresi :: Aşk & Sevgi
1 sayfadaki 1 sayfası
uzak olmak
Uzak olmak… Sanırım kimse sevdiği herhangi bir şeyden uzak olmak istemez. Sevdiği veya değer verdiği her neyse yanında olsun ister. Hele bir de bu sevdiğiniz, aşık olduğunuz insan olursa… İşte o zaman uzaklığın tanımını daha iyi yaparsınız ve acısını daha derinden yaşarsınız…
Sevdiğiniz uzaklarda bir yerlerde. Dokunamıyorsunuz, elini tutamıyorsunuz, gözlerine bakamıyorsunuz, yanağına tüm masumiyetinizle küçük bir öpücük konduramıyorsunuz, ona sarılamıyorsunuz… Ne acı değil mi? Evet, çok acı. Peki, ne olacak böyle? Uzaktasınız ve hiçbir şey yapamıyorsunuz. Dışarıda tek başınıza geziyorsunuz ve çiftleri görüyorsunuz. Kimisi sarılmış sarmaş dolaş, kimisi el ele… Kimisi karşılıklı oturmuş birbirlerinin gözlerine bakıyor ve gözleriyle birbirlerine sevdiğini söylüyor. Ya siz? Tek başınasınız… Elinizin içinde bir el yok, kollarınızın arasında kimse yok, gözlerinizin önünde bir çift göz yok. Ama onlarla tek ortak yanınız yüreğinizin ta en derinlerindeki aşkınız. Evet, bu sizin onlarla tek ortak noktanız. Peki, bu ortak noktanız sizi tatmin ediyor mu? Eğer gerçekten seviyorsanız, bunu diliniz dolanmadan söyleyebiliyorsanız sizi tatmin etmeli. Başkalarını gördüğünüzde elbet yüreğiniz burkulacaktır. Siz de onlar gibi sevdiğinizle baş başa olmak isteyeceksiniz. Seven, aşık olan her insan bunu ister.
Aşıksınız ve uzaksınız… Ne kadar zor bir durum değil mi? Katlanılması zor bir durum bu. Peki, uzaklık sadece olumsuz bir etken midir aşk için? Hayır, olumsuz etkenlerinden daha çok bence olumlu etkenleri de var. “Olur mu canım öyle şey, ne alakası var uzaklıkla olumlu etkenin?” diye sorar gibisiniz sanki…
Peki, gelin tersinden bakalım olaya. Seviyorsunuz ve aşıksınız. Sevdiğinizle sürekli berabersiniz. Ne kadar güzel değil mi. Onun yanında olmak, elini tutmak, sarılmak… Peki, bir süre sonra ne olacak sizce? Onunla buluşmaya gittiğinizde ilk zamanlardaki heyecan aynen duracak mı içinizde ya da elini tuttuğunuzda elinizin içi terleyecek mi? Peki, uzakta onu gördüğünüzde ilk zamanlardaki gibi gülümseyecek misiniz? Sanırım hayır diyeceksiniz. Artık sevdiğiniz size sıradan gelmeye başlayacak. Telefonunuz çaldığı zaman arayan sevgiliniz ise normal bir insana nasıl cevap veriyorsanız ona da aynı şekilde cevap vereceksiniz. Sevdiğinizle buluşacaksınız ve bekliyorsunuz. İşte köşeden döndü ve göründü size. Saatinize mi bakarsınız kaç dakika gecikti acaba diye yoksa bugün ne giymiş diye mi bakarsınız? Ya da saç modelinin değişikliği mi dikkatinizi çeker? Peki hiç sevdiğinizin gözleinin içine bakıp pırıltılarını yakalamayı dener misiniz onu görünce?
Ya uzaktan yaşanan ilişkilerde nasıl olur bu? Sevgiliniz uzaklarda. Aşkı içinizde, yüreğinizde ama o uzaklarda. Elinizi kalbinizin üzerine koyduğunuzda vücudunuzun diğer yerlerinden daha sıcak olduğunu hissedersiniz. Çünkü orada yanan bir ateş vardır. Bu ateşin körüğü de uzaklıktır. Elini tutamıyorsunuz, sarılamıyorsunuz, gözlerinin içine bakamıyorsunuz. Sadece telefondan yankılanan sözlerden ibaret her şey. Sevdiğinize “Seni seviyorum” dedikten sonra sarılamıyorsunuz. Sadece yutkunmak geliyor içinizden. Yan yana olanlar “seni seviyorum” derken sevdiğinin eli oluyor elinin içinde fakat sizin elinizde sadece telefon var. Tartışan çiftleri görüyorsunuz ve içinizden “Ben sevdiğimin yanında olsam hiç tartışır mıyım, hiç onu kırar mıyım…” diye geçirirsiniz. İçinizden onların yanına gidip “Beraber geçirdiğiniz zamanın kıymetini iyi bilin” diyip uzaklaşmak geçer.
O büyük an yaklaşır… Uzaktaki sevdiğinizle buluşacağınız an… Sayılı günler kala uyuyamazsınız. Sürekli o günün hayali gelir gözünüzün önüne. Acaba ilk ne desem? Acaba hiçbir şey demeden direk sarılsam mı? O sıralar kafanızı sadece bu sorular yorar. Ve o büyük gün gelir… Beklersiniz sevdiğinizi anlaştığınız yerde. Dizleriniz titrer. Sanki hiç buluşmamış, sanki hiç görmemişsiniz gibi heyecanlanırsınız. Saatinize bakmak aklınıza gelir mi? Ya da yarın ne yapacağınızı düşünür müsünüz? Sanıyorum tek düşündüğünüz sevdiğinizin ne taraftan geleceğidir. Onu görememeye artık dayanamazsınız. Yüz metre öteden bile olsa görmek istersiniz. Ve işte göründü… İşte tüm güzelliği ile sevdiğiniz geliyor. Yüzünüzde silemeyeceğiniz ve engel olamayacağınız bir gülümseme, hafif bir kızarıklık, kalbinizin hızlanmış çırpınmalarının sesi… Ve işte sevdiğiniz yanınızda… Sarılırsın ona sıkıca hiç bırakmazsın sanki birisi çekip götürecekmiş gibi. Gözlerinin içine bakarsın, her gece yatmadan önce gözünün önüne gelen o bir çift göze. Hiçbir değişiklik yoktur sevdiğinizin gözünde ama size bambaşka bir güzel gelir o gözler o an. Elini tutarsın sevdiğinin hani “Seni seviyorum” derken telefon yerine tutmayı hayal ettiğin o elleri. Her gün ya da sık sık görüşen çiftler gibi iki öpücük kondurup elinden tutup gideceğiniz yere gider misiniz? Sanırım bir süre öylece kala kalırsınız olduğunuz yerde.
Ne güzel şeyler değil mi?
Kısaca özetleyelim ve soralım sizlere. Yakınsınız, sürekli birliktesiniz ve her istediğinizi yapabiliyorsunuz. Fakat sıradanlaşma gerçeği var önünüzde. Heyecanın bir süre sonra yok olması. Artık mücadeleniz aşkınızdaki heyecanı korumak adına olacak. Diğer durumda ise yani uzaktayken neler olur? Uzaksınız, görüşeceğiniz günler sayılıdır. Ama o günleri dolu dolu yaşarsınız. İçinizde uzaklığın getirdiği özlem ile körüklenen bir ateş var. Heyecanı korumaya ihtiyacınız yok ki zaten o heyecan dizlerinizi titretmeye yetecek kadar var içinizde. Sıradanlaşma mı? Sevdiğinize doymuyorsunuz ki sıradanlaşsın…
............................................................
Sevdiğiniz uzaklarda bir yerlerde. Dokunamıyorsunuz, elini tutamıyorsunuz, gözlerine bakamıyorsunuz, yanağına tüm masumiyetinizle küçük bir öpücük konduramıyorsunuz, ona sarılamıyorsunuz… Ne acı değil mi? Evet, çok acı. Peki, ne olacak böyle? Uzaktasınız ve hiçbir şey yapamıyorsunuz. Dışarıda tek başınıza geziyorsunuz ve çiftleri görüyorsunuz. Kimisi sarılmış sarmaş dolaş, kimisi el ele… Kimisi karşılıklı oturmuş birbirlerinin gözlerine bakıyor ve gözleriyle birbirlerine sevdiğini söylüyor. Ya siz? Tek başınasınız… Elinizin içinde bir el yok, kollarınızın arasında kimse yok, gözlerinizin önünde bir çift göz yok. Ama onlarla tek ortak yanınız yüreğinizin ta en derinlerindeki aşkınız. Evet, bu sizin onlarla tek ortak noktanız. Peki, bu ortak noktanız sizi tatmin ediyor mu? Eğer gerçekten seviyorsanız, bunu diliniz dolanmadan söyleyebiliyorsanız sizi tatmin etmeli. Başkalarını gördüğünüzde elbet yüreğiniz burkulacaktır. Siz de onlar gibi sevdiğinizle baş başa olmak isteyeceksiniz. Seven, aşık olan her insan bunu ister.
Aşıksınız ve uzaksınız… Ne kadar zor bir durum değil mi? Katlanılması zor bir durum bu. Peki, uzaklık sadece olumsuz bir etken midir aşk için? Hayır, olumsuz etkenlerinden daha çok bence olumlu etkenleri de var. “Olur mu canım öyle şey, ne alakası var uzaklıkla olumlu etkenin?” diye sorar gibisiniz sanki…
Peki, gelin tersinden bakalım olaya. Seviyorsunuz ve aşıksınız. Sevdiğinizle sürekli berabersiniz. Ne kadar güzel değil mi. Onun yanında olmak, elini tutmak, sarılmak… Peki, bir süre sonra ne olacak sizce? Onunla buluşmaya gittiğinizde ilk zamanlardaki heyecan aynen duracak mı içinizde ya da elini tuttuğunuzda elinizin içi terleyecek mi? Peki, uzakta onu gördüğünüzde ilk zamanlardaki gibi gülümseyecek misiniz? Sanırım hayır diyeceksiniz. Artık sevdiğiniz size sıradan gelmeye başlayacak. Telefonunuz çaldığı zaman arayan sevgiliniz ise normal bir insana nasıl cevap veriyorsanız ona da aynı şekilde cevap vereceksiniz. Sevdiğinizle buluşacaksınız ve bekliyorsunuz. İşte köşeden döndü ve göründü size. Saatinize mi bakarsınız kaç dakika gecikti acaba diye yoksa bugün ne giymiş diye mi bakarsınız? Ya da saç modelinin değişikliği mi dikkatinizi çeker? Peki hiç sevdiğinizin gözleinin içine bakıp pırıltılarını yakalamayı dener misiniz onu görünce?
Ya uzaktan yaşanan ilişkilerde nasıl olur bu? Sevgiliniz uzaklarda. Aşkı içinizde, yüreğinizde ama o uzaklarda. Elinizi kalbinizin üzerine koyduğunuzda vücudunuzun diğer yerlerinden daha sıcak olduğunu hissedersiniz. Çünkü orada yanan bir ateş vardır. Bu ateşin körüğü de uzaklıktır. Elini tutamıyorsunuz, sarılamıyorsunuz, gözlerinin içine bakamıyorsunuz. Sadece telefondan yankılanan sözlerden ibaret her şey. Sevdiğinize “Seni seviyorum” dedikten sonra sarılamıyorsunuz. Sadece yutkunmak geliyor içinizden. Yan yana olanlar “seni seviyorum” derken sevdiğinin eli oluyor elinin içinde fakat sizin elinizde sadece telefon var. Tartışan çiftleri görüyorsunuz ve içinizden “Ben sevdiğimin yanında olsam hiç tartışır mıyım, hiç onu kırar mıyım…” diye geçirirsiniz. İçinizden onların yanına gidip “Beraber geçirdiğiniz zamanın kıymetini iyi bilin” diyip uzaklaşmak geçer.
O büyük an yaklaşır… Uzaktaki sevdiğinizle buluşacağınız an… Sayılı günler kala uyuyamazsınız. Sürekli o günün hayali gelir gözünüzün önüne. Acaba ilk ne desem? Acaba hiçbir şey demeden direk sarılsam mı? O sıralar kafanızı sadece bu sorular yorar. Ve o büyük gün gelir… Beklersiniz sevdiğinizi anlaştığınız yerde. Dizleriniz titrer. Sanki hiç buluşmamış, sanki hiç görmemişsiniz gibi heyecanlanırsınız. Saatinize bakmak aklınıza gelir mi? Ya da yarın ne yapacağınızı düşünür müsünüz? Sanıyorum tek düşündüğünüz sevdiğinizin ne taraftan geleceğidir. Onu görememeye artık dayanamazsınız. Yüz metre öteden bile olsa görmek istersiniz. Ve işte göründü… İşte tüm güzelliği ile sevdiğiniz geliyor. Yüzünüzde silemeyeceğiniz ve engel olamayacağınız bir gülümseme, hafif bir kızarıklık, kalbinizin hızlanmış çırpınmalarının sesi… Ve işte sevdiğiniz yanınızda… Sarılırsın ona sıkıca hiç bırakmazsın sanki birisi çekip götürecekmiş gibi. Gözlerinin içine bakarsın, her gece yatmadan önce gözünün önüne gelen o bir çift göze. Hiçbir değişiklik yoktur sevdiğinizin gözünde ama size bambaşka bir güzel gelir o gözler o an. Elini tutarsın sevdiğinin hani “Seni seviyorum” derken telefon yerine tutmayı hayal ettiğin o elleri. Her gün ya da sık sık görüşen çiftler gibi iki öpücük kondurup elinden tutup gideceğiniz yere gider misiniz? Sanırım bir süre öylece kala kalırsınız olduğunuz yerde.
Ne güzel şeyler değil mi?
Kısaca özetleyelim ve soralım sizlere. Yakınsınız, sürekli birliktesiniz ve her istediğinizi yapabiliyorsunuz. Fakat sıradanlaşma gerçeği var önünüzde. Heyecanın bir süre sonra yok olması. Artık mücadeleniz aşkınızdaki heyecanı korumak adına olacak. Diğer durumda ise yani uzaktayken neler olur? Uzaksınız, görüşeceğiniz günler sayılıdır. Ama o günleri dolu dolu yaşarsınız. İçinizde uzaklığın getirdiği özlem ile körüklenen bir ateş var. Heyecanı korumaya ihtiyacınız yok ki zaten o heyecan dizlerinizi titretmeye yetecek kadar var içinizde. Sıradanlaşma mı? Sevdiğinize doymuyorsunuz ki sıradanlaşsın…
............................................................
_Burcu_- Kraliçe
-
Mesaj Sayısı : 935
Nerden : evdenn......
Güç :
Aktiflik :
Ruh Hali :
Takımı :
Kayıt tarihi : 29/10/07
Geri: uzak olmak
saolll
judocu kezo- Co Admin
-
Mesaj Sayısı : 1086
Yaş : 33
Nerden : KAFESLERDEN
Güç :
Aktiflik :
Ruh Hali :
Takımı :
Kayıt tarihi : 15/02/08
:: Aşk Penceresi :: Aşk & Sevgi
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz